3 Haziran 2014 Salı

Kürtaj Sonrası Karşılaşılan Durumlar

Kürtaj işlemi sonrası hasta doğumhaneden yatağına alınır ve anesteziden uyanması beklenir, yanında bir refakatçi olması oldukça fayda sağlar. Uyanma esnasında bazen gerginlik ve ağlama krizleri olabilir. Hasta iyice kendine gelince vajinal kanama kontrolü yapılır ve problem yok ise hasta taburcu edilir.

Kürtaj olan kadının ilk gün kendini çok yormaması mümkünse zamanını dinlenerek geçirmesi gerekir. Ayaklarını üşütmek, fiziksel yorgunluk ve sıkıntı stres rahimde kasılma yapar ve  karın ağrısına sebep olabilir. İşlem steril ortamda yapılmıştır ancak herhangi bir enfeksiyon riski açısından antibiyotik kullanımı faydalı olabilir. Evvelden doğum yapmamış kadınlarda kasık ağrısı bazen rahatsız edici olabilir ve ağrı kesici gerekebilir. İlk gün hafif kanama normaldir. Kan uyuşmazlığı olan kadınlarda uyuşmazlık iğnesi yapılır.

İlk günden sonra genellikle kanama kesilir. Ağrı genellikle olmaz. Normal rutin günlük aktiviteler yapılır. Antibiyotik kullanımına devam edilir, gerekirse ağrı kesici devam edilir. Kürtaj işleminden 3-4 gün sonra özellikle daha önce doğum yapmamış kadınlarda rahim içinde kan birikimine bağlı kasıklarda ağrı olur, bazen ağrı şiddeti fazladır ve iğne gereksinimi olabilir. Bazen de ilk günden itibaren hafif kanamalar kesilmeden devam eder ve 2 hafta kadar sürebilir. İşlemden 1 hafta sonra hasta görülür ve ultrasonografi işlemi ile rahimdeki toparlanma kontrol edilir. Genellikle işlem sonrası 4-6 hafta içinde normal adet beklenir. Gecikme durumunda ilaç ile adet görme sağlanır.

Kürtaj işleminden hemen sonra fazla ağrı ve kanama olması normal değildir. Rahim içinde parça kalma ihtimali akla gelmelidir ve ultrasonografik inceleme yapılmalıdır. Kürtajdan birkaç gün sonra ağrı, ateş, akıntı , koku ve fazla kanama enfeksiyon riskini gösterir ve muhakkak kontrol gerektirir. Ayrıca nadiren işlem sonrası yaygın karın ağrısı, karında şişkinlik, büyük tuvalete çıkamama ve kanama rahim delinmesi riskini akla getirir ve acil muayene gerektirir.

Op.Dr.İsmet Yıldırım


7 Nisan 2014 Pazartesi

 
Jinekolog doktor ismet yıldırım muayenehane
İncirli Caddesi No:41 Kat: 4 ( Dilek Pastanesi Üstü) Bakırköy- İstanbul
Tel: 0 212 5428785  Fax: 0 212 5427447

3 Nisan 2014 Perşembe

Normal Doğum

Normal doğum, gebeliğin 37-42. haftaları arasında vajinal yolla olan tekli bebek doğumudur. Bebeğin akciğer gelişimi tamamlanmış olup dış ortama adaptasyon sağlayacak hale gelmiştir. Bu süreden önce olan doğumlar erken doğumdur. Normal doğum süresi ağrıların ilk başladığı andan itibaren ilk çocuğunu doğuran bir annede ortalama 10-20 saat arası, ikinci çocuğunu doğuran bir annede ortalama 6-12 saat arasıdır. Bebeğin ayrıca iri olması, annenin gebelikte aldığı kilo, annenin boyu, annenin vücut yapısı vb doğum süresini etkiler.

Doğum Evreleri:

1. Evre; Ağrı dönemi
    - Pasif Ağrı  Dönemi
    - Aktif Ağrı Dönemi
    - Geçiş Dönemi

2. Evre; Doğum

3. Evre; Plasentanın Çıkması



1. Evre;  Ağrı Dönemi

    Doğum sancılarının ilk hissedildiği andan itibaren doğuma kadar olan dönemdir. Ortlama 6-20 saat arası sürer. Ağrılarla beraber rahim ağzğnda açılma ( Dilatasyon) ve incelme ( Silinme, Efasman) meydana gelir. Rahim ağzı 10 cm açıldığında ve silinme tam olduğunda bebek artık doğmak üzeredir.
Birinci evre 3 alt evreye ayrılır.

   - Pasif Ağrı Dönemi; Gebe başlangıçta karın bölgesinde rahim kasılmasına bağlı şekil değişiklikleri ardından 20 dk veya yarım saatte bir gelen giderek sıklaşan ve şiddetlenen ağrılar hisseder. Rahim ağzı bu dönemde 4 cm e kadar açılır. Ağrılar bazen belli belirsizdir. Rahim ağzının açılmasına bağlı sümüksü bir kan gelebilir (Nişan). Bazen su kesesi açılabilir ve sıcak berrak bir sıvı gelebilir.  Bazen yalancı doğum sancıları bu dönem ile karışabilir. İstirahat etme ile geçen sancılar doğum sancısı değildir. Gerçek doğum sancısı muhakkak doğum ile sonuçlanır.
  --Bu dönemde yapılması gerekenler; çok rahatsız edici sancılar yoktur. Gece vakti ise uyumaya çalışmalı ve enerji kazanmalıdır. Gündüz vakti ise dikkatini başka alanlara kaydırmalı ve doğum stresinden uzak durmalıdır. Müzik dinlemek, kitap okumak, basit ev işleri yapmak, yürüyüş yapmak, su kesesi açılmamış ise duş almak, doğum hazırlıkları yapmak rahatlama sağlar. Ağrılar arası süre kısalıyorsa ve de ağrılar şiddetleniyorsa doktora haber verilmesi gerekir ve yapılması gerekenler hakkında bilgilendirilir. Suların gelmesi durumunda muhakkak doğum için düşünülen hastaneye gidilmelidir.

  - Aktif Ağrı Dönemi; Ağrı sıklığı ve şiddeti artmıştır. Ağrılar genellikle 3-4 dakikada bir gelen 60 sn kadar süren gittikçe şiddetlenen sancılardır. Rahim ağzı bu dönemde 8 cm e kadar açılır. Gebe artık hastane ortamında takip edilmelidir. Bebeğin genel durumunun tesbiti önemlidir. Sık sık NST cihazına bağlanarak bir oksijenlenme problemi olup olmadığı kontrol edilmelidir. Periyodik aralıklarla rahim ağzı açılması (Dilatasyon ) kontrol edilmelidir. Ağrıların daha düzenli olması için Lavman adı verilen barsak temizleme işlemi yapılmalıdır. Sık sık idrara çıkmak bebek başının daha rahat aşağıya inmesine olanak verecektir. Hormonal etkiye bağlı bu dönemde titreme, ateş basması ve terleme fazladır. Bu dönemde tercihen epidural anestezi yapılarak ağrı hissi ortadan kaldırılabilir.
   -- Bu dönemde yapılması gerekenler; suların gelmesi durumunda ve ya adetten daha fazla bir kanama olması durumunda muhakkak hastaneye gidilmelidir. Periyodik vajinal muayene ile rahim ağzındaki açılma ve bebeğin baş seviyesi tesbit edilir. Ultrasonorafi ve NST yapılarak bebeğin genel durumu kontrol edilir. Ağrıların şiddetlenmesi durumunda annenin sık pozisyon değiştirmesi, bele yapılan sıcak ve soğuk uygulamaları, bele yapılan masaj, aşırı terleme durumunda soğuk bir bez ile terin silinmesi anneye rahatlık verebilir. Bu dönemde özellikle eşin konuşarak anneyi motive etmesi, nefes alıp verme tekniklerinin mümkünse beraber yapılması önemlidir. Anne bu dönemde konuşmak istemeyebilir, eşin bu konuda anlayışlı olması beklenir. Annedeki doğum ile ilgili gidişata ait endişelerin muhakkak her aşamada hekim tarafından giderilmesi ve yeterli bilgilendirme oldukça önemlidir. Annenin sık sık idrara çıkması sağlanarak bebeğin doğum kanalını daha rahat geçmesi sağlanır.

   - Geçiş Dönemi; Rahim ağzı bu dönemde 10 cm e kadar açılır. Ağrılar daha sık ve şiddetlidir. Ortalama 1 saatlik dönemdir. Baş iyice vajinaya inmiştir. Ağrılarla beraber annede ıkınma hissi vardır. Bu dönemde anne doğumhaneye alınır. Bu noktaya kadar rahim kasılmalarının yaptığı rahim ağzında açılma tamamlanmıştır. Artık anneninde rahimdeki bu itici güce destek verme yani karın kasları ve bacak kaslarını kullanarak ıkınma görevi başlamıştır. Ikınma ile beraber bebek saçlı derisi dışarı doğru kabarma yapar.
  -- Bu dönemde yapılması gerekenler; anne doğumhanededir ve bebek NST cihazına bağlıdır. Annenin nefes tekniği kontrol edilir ve ağrılar ile uyumlu nefes alıp vermesi istenir. Ağrıların başlangıcında burundan derin nefes alıp vermek, ağrının en şiddeti olduğu noktada ağızdan yüzeyel nefes alıp vermek önemlidir. İdrar torbası gerekirse sonda ile boşaltılarak doğum kanalı açılır.

2. Evre ; Doğum

Rahim ağzı ortalama 10 cm olmuştur ve tam olarak incelmiştir. Rahim itici gücüne ilave annede ıkınma hissi vardır. Bebek başı genital bölgeyi dışarı doğru bombeleştirir. Bebek saçlı derisi görülür. Bu aşama ortalama yarım saat sürer ve doğum ile sonuçlanır. İlk doğumunu yapan gebelerde epizyotomi adı verilen kontrollü kesi ile doğum yolu genişletilir ve bebeğin başının rahat çıkması sağlanır. Bebek doğunca göbek kordonu bağlanır ve bebek çocuk hekimine teslim edilir.

--Bu dönemde yapılması gerekenler; anne doğum konusunda hekim tarafından motive edilmeli ve özellikle nefesini nasıl kullanacağı ve nasıl ıkınacağı konusunda bilgilendirilmelidir. Ağrının en şiddetli olduğu anda derin bir nefes alması ve nefesini vermeden güçlü bir şekilde çenesini göğsüne yaslayarak ıkınması bebeğini aşağıya itmesi söylenir. Ağrılar arasında bebeğin durumu NST ile kontrol edilmeli. Bebekle ilgili bir sıkıntı mevcudiyetinde annenin ıkınmasına ek olarak yardımcı bir sağlık personelinin anne karnına basarak bebeği itmesi istenir ve bebeğin daha hızlı doğması sağlanır.

3.Evre; Plasentanın Çıkarılması

Bebek doğduktan sonra ortalama 5-20 dakika içinde bebeğe ait beslenme organı yerinden kendiliğinden ayrılır ve hekim tarafından vajinadan çıkarılır. Arkasından rahime masaj yapılarak rahimin kasılması sağlanır ve kanaması engellenir. Serum içerisine rahim kasıcı ilaçlar konularak rahimin gevşeyip kanaması engellenir.

Bu dönemde yapılması gerekenler; anne doğum ile rahatlamıştır, ağrılar bitmiştir. Rahime masaj yapılır kanaması engellenir. Epizyotomi yapılmış ise lokal anestezi ile uygun şekilde dikilir. Herhangi bir sorun yok ise annenin bebeği ile ilk teması sağlanır ve emzirmesi istenir...

Kaynaklar:

- Sonographic assessment of fetal spine and head position during the first and second stages of labor for the diagnosis of persistent occiput posterior position ...
- The labor progress handbook: early interventions to prevent and treat dystocia
- Uterine electric activity during the third stage of labor; a look into the physiology of a deserted stage


 Op.Dr.İsmet Yıldırım
www.drismetyildirim.com



1 Mart 2014 Cumartesi

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN BEYİN VE ZEKA GELİŞİMİ

Beyin Gelişimi ;

Gebeliğin 4. haftasında beyin ve omurilik soğanı gelişmeye başlar. Kalp atımı 5. haftada başlar ve 8. haftadan itibaren beynin kontrolü altına girer. Dokuzuncu haftada beyin ve omurilik tam olarak gelişmiştir ve bebek ( fetüs) hareketlerini kontrole başlar. 15. haftada işitme duyusu, 18. haftada görme duyusu oluşmaya başlar. 20. haftada beyin hücreleri arasında bağlantılar oluşur ve beyin gelişimi 4-6 yaşlarına kadar tamamlanır. 26. haftada işitme ve duyma iyice belirgin hal alır. Doğumda beyin hücre sayısı 100 milyar civarıdır. Doğumda bebek beyni erişkinin 4 de 1 i kadardır.

 
Zeka Gelişimi ;

Fetus zekası, % 60 anne babadan gelen genetik yapı, % 40 rahim içi ortamından ve beslenme koşulları ile şekillenir. Zeki bir anne babanın bebeğinin zeki olması beklenir. Gebelikte çevresel şartlar, beslenme koşulları, fiziksel ve psikolojik durum, annenin hipertansiyon, kalp, diabet vb gibi hastalıkları, sigara ve alkol kullanımı, yaşı vb bebeğin zekasını etkiler. İyi bir gebelik süreci, dengeli beslenme, yeterli vitamin ve mineral alımı, zararlı dış etkenlerin bertaraf edilmesi fetal zekayı olumlu etkiler.

Beyin ve Zeka Gelişimine Etkili Zararlı Durumlar ;

-- Anne baba yaşının ileri olması; özellikle ileri yaş annelerde kan dolaşımının azalmasına bağlı olarak fetüs beynine giden kan akımı azalır, oksijenlenme ve beslenme yetersizliği ortaya çıkar. İleri yaşlarda öğrenme güçlüğü, bellek zayıflığı gibi durumlar ortaya çıkabilir. Şizofreni ve otizme yatkınlık artar.

-- Erken doğan bebeklerde , beynin yetersiz oksijenlenmesine bağlı olarak beyin hücre harabiyeti olabilir. Spastik çocuk, zeka geriliği, öğrenme ve konuşma bozukluğu oluşabilir.

--Gebelikte yetersiz beslenme, özellikle diyette Vitamin A, D, E , B6, B12, Folik asit, Omega 3 , Demir, Bakır, Çinko, Selenyum, Iyot eksikliğinde bebekte öğrenme güçlüğü, geç konuşma, davranış problemleri, motor fonksiyonda gecikme ve düşük zeka durumları ortaya çıkabilir.

-- Annenin psikolojik durumu, fetüs gelişimi için oldukça önemlidir. Aşırı sıkıntı stres içindeki annelerde kanda kortizon hormon seviyesi yükselir ve bebekte beyin gelişimini etkileyebilir. Annenin iyilik hali, mutluluğu bebeğe olumlu bir mesajdır. Psikolojisi bozuk annenin bebeğinde ileri yaşlarda şizofreniye yatkınlık vardır.

--Sigara, alkol , ilaç bağımlılığı; sigara içen kadınlarda fetüs beynine giden oksijen azalır, beyin hücrelerinde harabiyet meydana gelir. Çocukluk ve erken erişkin dönemde düşük zeka, öğrenme güçlüğü, duygusal bozukluklar ortaya çıkabilir. Alkol alan gebelerde direk beyin hücre harabiyeti olur, dikkat eksikliği, davranış bozukluğu, sebep sonuç ilişkisi kuramama, motor fonksiyon bozukluğu oluşabilir. Aşırı alkol alımında kafatası küçüklüğü dolayısı ile zeka geriliği ortaya çıkar. Kokain eroin gibi madde bağımlılığı olan gebelerde zeka geriliği, küçük kafa, davranış bozukluğu, sosyalleşme problemleri ortaya çıkar.

-- Gebelikte Kızamıkçık, Toksoplazma, CMV, Herpes Tip 2 gibi enfeksiyonlar fetusta beyin harabiyeti, görme problemleri, işitme kaybı, epilepsi ve zeka geriliğine yol açabilir.

-- Güneş ışını eksikliği, vitamin D eksikliğine yol açarak gelişme ve zeka geriliği yapabilir.

-- Toksik maddelere maruz kalmak, özellikle derin sularda yaşayan balıkları ( tuna, somon, kılıç balığı vb ) yiyen gebelerde ayrıca hava kirliliğinin fazla olduğu, egzos dumanının fazla olduğu bölgelerde yaşayan kadınlarda kanlarında Cıva, Kurşun, Kadmiyum, Toluen gibi ağır metal seviyeleri yükselir ve fetüs beynine toksik etki oluşur. Zeka geriliği, davranış problemleri ve otizme yatkınlık artar. Nemlendiriciler, duş jelleri ve konserve besinler dikkatli kullanılmalıdır.

Beyin ve Zeka Gelişimine Faydalı Durumlar;

--Anne adayının ruh halinin iyi olması, karnındaki bebeği okşaması, onunla konuşması, ona müzik dinletmesi fetusun zeka gelişimine ve duygusal durumuna olumlu yansıyacaktır. Bebeğin ileri yaşlarda hafıza ve emosyonel durumunda güçlenme, dikkatinde artış, konuşmada ,öğrenmede ve sosyalleşmede kolaylık olacaktır.

--Yeterli ve dengeli beslenme, diyette yeterli vitamin ve minerallerin alınması, kilo alımının dengede tutulması beyin gelişimini olumlu etkileyecektir. Ortalama gebelik boyunca 10-12 kg alınması gerekir. Aşırı kilo alımında bebeğin iri olması durumunda doğumda zorluk ve beyinde zedelenme olabilir. Yetersiz kilo alımında bebekte gelişme geriliği ve düşük zeka ortaya çıkabilir.

-- Egzersiz, gebenin haftada en az 3 kere en az 20 dakika basit egzersiz yapması bebeğin kalp, akciğer ve beyin gelişimine olumlu yansır.

Sonuç olarak, her ne kadar fetüs zeka gelişiminde anne ve babadan gelen genetik özellikler baskın etkiye sahip olsa da, rahim içi ortamda beslenme, zararlı etkenlerden kaçınma, annenin psikolojik durumu, egzersiz vb gibi çevresel faktörler fetüs zeka gelişiminde oldukça önemlidir. Rahim içi ortamda 4.-20. haftalar arası gelişim özellikle önemli olup bu dönemde uygun beslenme ile yeterli vitamin, mineral ve kalori alınmalıdır.

Op.Dr.İsmet Yıldırım
www.drismetyildirim.com







26 Şubat 2014 Çarşamba

ERKEN DOĞUM

Normal gebelik süresi 40 haftadır. 37-41 hafta arası meydana gelen ve doğum ağırlığı 2500-4000 gr arası olan doğumlara normal doğum denir. 37 haftadan önce ve doğum ağırlığı genellikle 2500 gr altı doğumlara erken doğum ( Prematür Doğum ) denir. Tüm gebeliklerin % 8 i erken doğumdur. Miyadından önce doğum sancıları başlar ve rahim ağzında açılma yapar ve ya zamanında önce su kesesi açılır ve erken doğum eylemi başlar. Özellikle bebekte akciğer ve organ sistemlerinin yetersiz gelişimine bağlı sağlık sorunları ortaya çıkar. erken doğum yeni doğan bebeklerde en sık ölüm sebeplerindendir.

Erken Doğum Nedenleri:

A. Anne ile ilgili nedenler ;
- Evvelden erken doğum yapmak ( Risk %25-50 artar )
- EMR ( su kesesinin erken açılması)
- Beslenme organında erken yaşlanma,
- Beslenme organında şekilsel bozukluk,
- Rahimde doğuştan gelen şekil bozuklukları ve ya sonradan oluşan bazı hastalıklar ( Myom )
- Rahim ağzında yetersizlik ( Doğuştan veya yapılan cerrahi işleme bağlı )
- Annede kronik hastalıklar ( Hipertensiyon, Kalp, Diabet, Anemi )
- Annede Enfeksiyon ( İdrar yolu, böbrek, barsak ve vajina enfeksiyonları)
- Gebelikte yetersiz beslenme ve ya aşırı kilo alımı
- 18 yaşın altında  ve ya 35 yaş üstü olmak, 150 cm den kısa boy
- Sigara, alkol ve madde bağımlılığı
- Aşırı fiziksel aktivite
- Sık cinsel ilişki
- Psikolojik travma, aşırı sıkıntı stres...

B. Bebek ile ilgili nedenler;
- İkiz üçüz gebelik
- Bebeğin suyunun fazla olması ve rahimde gerilme
- İri bebek
- Bebekte genetik problem
- Bebeğin ters gelmesi...

Erken Doğumun Bebeğe Etkileri

A. Doğum sonrası etkiler ;
     Özellikle akciğer ve organ sistemlerinin yetersiz gelişimine bağlı etkiler ortaya çıkar. Akciğerlerde kan oksijenlenmesinin yetersizliğine bağlı organlarda bozukluklar ortaya çıkar.
- Solunum problemleri
- Kalp problemleri ( Özellikle 30 hafta altı bebeklerde )
- Beyin problemleri ( Kafa içi kanama ve beyin harabiyeti)
- Hipotermi (Bebekte ısı kaybı, ciltaltı yağ dokusu yetersizliğine bağlı )
- Hipoglisemi ( Bebekte kan şekeri düşmesi, karaciğerin yetersiz gelişimine bağlı )
- Barsaklarda hücre harabiyeti
- Anemi
- Bebek vücut direncinde düşme ve enfeksiyon.

B. İleri yaşlardaki etkiler ;
- Spastik çocuk ( beyin hücre harabiyetine ve ya kafa içi kanamaya bağlı )
- Öğrenme bozuklukları
- Görme problemleri
- İşitme problemleri
- Diş problemleri
- Kronik sağlık sorunlar ( Sık enfeksiyon, Astım, Beslenme problemleri, Şeker hastalığı riski ).

Erken doğum yapanlar nelere dikkat etmeli:

  Erken doğum yapan bir kadının sonraki gebeliğinde düzenli takibi önemlidir. Erken doğum belirtilerine ve risk faktörlerine karşı uyanık olmalıdır. Rahim kasılmalarını  kendi takip edebilmeli, normali anormalden ayırabilmelidir. Vajinal akıntı konusunda bilgilendirilmelidir. Gebelik kontrollerinde , anne beslenmesi ve kilo alımı yakın takip edilmeli risk faktörleri bertaraf edilmelidir. Rahim ağzındaki incelme ultrasonda tesbit edilebilmeli, NST cihazı ile sancılarının ne tür olduğu ortaya çıkarılmalıdır. Bebek ve beslenme organındaki problemler evvelden tesbit edilebilmelidir. Gebe kalmadan önce hasta muayene edilmeli ve erken doğuma yol açabilecek doğumsal rahim anormallikleri ve myom gibi hastalıklar tanınmalı ve tedavi edilmelidir. Etkin bir gebelik takibi ile erken doğum riski belirgin şekilde azaltılabilir.

Erken Doğum Tedavisi ( Tokoliz ):

  Erken doğum yapma riski artmış gebelere yatak istirahati, bol sıvı alımı önerilir , aşırı fiziksel aktivite ve cinsel ilişki yasaklanır. Dengeli beslenme ile demir, mağnezyum, kalsiyum, folik asit ve protein alımı sağlanır. Gerekirse ağızdan alınan rahim kasılmalarını engelleyen ilaçlar ( Mağnezyum ve Progesteron ) verilebilir. Erken doğum riskinin arttığı durumlarda gebe hastaneye yatırılır ve bu tür ilaçlar serum ile verilir. Celeston adı verilen ilaç ile bebeğin akciğer gelişimi hızlandırılır. Gerekirse bebek olgunlaşana kadar gebe hastanede takip edilir. Doğum , bebek yoğun bakım şartlarının uygun olduğu bir hastanede planlanmalıdır.

Op.Dr.İsmet Yıldırım
www.drismetyildirim.com





-

10 Şubat 2014 Pazartesi

Gebelik ve NST


Gebeliğin son zamanlarında bebekte mevcut bir sıkıntıyı ortaya çıkarmak amacı ile yapılan özel bir uygulamadır. Bebek hareketlerine ve rahim kasılmalarına bebeğin kalbinin verdiği cevabı ölçen bir yöntemdir. Bebeğin kalp atım sayısını ve rahim kasılma şiddetini ölçen iki prop karına yerleştirilir. Bebeğin her hareketine ve ya doğum sancıları esnasında rahimdeki kasılmaya bebeğin kalp atım sayısındaki artış veya azalma cevabı kayıt edilir. Normal bir bebek hareketine bebek kalbi ortalama 10-15 atım artışı ile cevap verir. Bebekte oksijenlenme ile ilgili ve ya gelişme ile ilgili bir problem mevcudiyetinde bu atım cevabı olmaz ve ya azalır. Aynı şekilde doğum esnasında rahim kasılırken bebeğe giden kan akımı azalır, beslenme organı yeteri kadar kanı takviye etmez ise bebekte sıkıntı dolayısı ile oksijensiz kalma ve kalp atım sayısında düşme meydana gelir.

NST ( Non Stres Test) gebelik takibinde aslında rutin yapılan bir işlem değildir. Bebek gelişiminde sıkıntı olduğu düşünüldüğünde belli periyodlarda hasta NST cihazına bağlanır ve bebeğin sıkıntısının derecesi tesbit edilir. Ultrasonografi incelemesinde bebek gelişiminin geri kalması, bebeğin suyunun azalması, beslenme organının zamanından önce yaşlandığı durumlarda ve de doppler inceleme ile bebek kan akımlarının bozulduğu durumlarda gebe NST cihazına bağlanır. Bu durumların dışında gebelik süresi dolup halen doğum yapmamış gebelerde acil bir sıkıntı tesbiti için günaşırı NST uygulaması yapılır. Doppler incelemede bebeğin normal kan akımına sahip olduğunun tesbit edildiği durumlarda, ayrıca bebek hareketlerinin anne tarafından normal hissedildiği durumlarda ve yine ultrasonografide gelişme geriliğinin tesbit edilmediği durumlarda  NST çekimine gerek yoktur.

Doğum sancıları çeken gebelerde rahim kasılmaları esnasında bebeğe yeterli kan akımı dolayısı ile oksijen gidip gitmediğini tesbit amacı ile NST çekimi yapılır. Bebeğin kanlanmasının yetersiz olduğu yani anne karnında bebeğin kakasını yapma ihtimalinin tesbiti durumunda acil sezeryan kararı verilir. Etkin bir NST çekimi ve acil doğum müdahaleleri ile son yıllarda spastik bebek doğumları iyice azalmıştır...

4 Şubat 2014 Salı

DÜŞÜK (Gebelik Kaybı)

Bütün Gebeliklerin % 15 i gebeliğin ilk 10 haftalık döneminde düşük ile sonuçlanır. Rutin yapılan ultrasonografi incelemesi ile bebek kalp atımının görülmemesi ile tanı konur. Genellikle gebe kanama ve parça düşürme şikayeti ile başvurur.

Düşük sebebi araştırıldığında, % 60-70 oranında bebekte genetik bir anormalliğin olduğu tesbit edilir. Doğal bir seleksiyon ile sakat olma potansiyeli olan bir bebek erken dönemde vücut tarafından tanınır ve bir nevi eliminasyonu yapılır. Hafif derece sakatlığı olan bir bebek ise ileri aylarda aynı sonuç ile karşılaşır, problemi daha az olan bir bebekte doğar ve tanısı konur ( Örneğin Down Sendromu-Mongol Hastalığı). Düşüklerde muhtemel diğer sebepler, anne rahminde doğuştan gelen anormallikler veya geçirilmiş bir hastalığa bağlı yapışıklıklar, annede gizli kalmış dahili hastalıklar ve pıhtılaşma problemleri, annede mikrobik bazı hastalıklar yine annede hormonal bazı hastalıklar diğer düşük sebepleridir.

Düşük durumunda yapılması gerekenler; gebe acil olarak kanama ve parça düşürme şikayeti ile gelmiş ise kanamayı durdurmak amacı ile rahim içindeki düşük materyeli kürtaj ile temizlenir. Rutin takiplerde tanı konulmuş ise planlı bir müdahale  ile rahim içi temizlenir.

Tekrar eden gebelik kaybı durumlarında bazı genetik tetkikler ve kan tahlilleri, rahim filmi çekimi yapılarak araştırma ve tedavi yoluna gidilir.

16 Ocak 2014 Perşembe

Amniosentez

Amniosentez

Başta genetik inceleme olmak üzere değişik bazı hastalıkların teşhisinin konulması amacı ile bebek henüz anne karnında iken suyunun alınarak incelenmesi işlemidir. Özellikle;

- 35 yaş üzeri gebeliklerde ( Özellikle Down Sendromu riski yüksektir)
- İkili tarama testi sonucunda genetik hastalık riskinin yüksek çıkması durumunda,
- Evvelki çocuklarında genetik hastalık mevcudiyetine,
- Her iki eşin ailelerinde ve 1. derece yakınlarında mevcut genetik hastalık durumunda,
- Ultrasonografik kontrollerde genetik bir hastalık olma şüphesi durumunda,
- Her iki eş' te daha evvelden tesbit edilmiş bir genetik anormallik durumunda,
- Her iki eş' te aşırı endişe ve merak olması durumunda.

genetik inceleme amacı ile amniosentez işlemi yapılır.

Amniosentez işlemi gebeliğin 16. ve 19. haftaları arasında yapılır. Karın bölgesi özel bir antiseptik solüsyon ile steril edilir. Özel bir enjektör ile ultrasonografi eşliğinde iğne ucunun girdiği yer görülerek bebeğin suyundan ortalama 20 cc alınır. Bebek kısımlarına ve beslenme organına temas edilmemesi önemlidir. Sıvı alındıktan sonra annenin yarım saat kadar dinlenmesi gerekir. Düşük riskini önlemek amacı ile rahim gevşetici ilaç tedavisi verilir ayrıca enfeksiyon riskini engellemek amacı ile uygun antibiotik tedavisi verilir.

En iyi şartlarda yapılan amniosentez işleminde bile 250-300 de bir ihtimalle düşük yapma riski vardır. Genellikle düşükler genetik anormallik çıkan sonuçlarda daha fazladır.

Amniosentez sonucu, FISH denilen yöntem ile 1 hf içinde, normal inceleme ile en geç 1 ay içinde alınır. Anormal çıkan sonuçlarda, genetik anormalliğin şiddeti doğrultusunda her iki eş ile görüşülerek takip veya gebeliğin sonlandırılması işlemine gidilir...

Op. Dr. İsmet Yıldırım,  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

11 Ocak 2014 Cumartesi

Gebelik ve Gribal Enfeksiyon


Gebelik ve Gribal Enfeksiyon

Gribal enfeksiyon virüs kaynaklı olup , ağız ve burun yolu ile yakın temas neticesi bulaşır. Virüs alındıktan ortalama 2-4 gün içinde hastalık hali ortaya çıkarır. Halsizlik,  kas eklem ağrıları, yüksek ateş, üşüme, burun akıntısı, boğaz ağrısı vb şeklinde seyreder ve sıklıkla 1 hafta içinde kendiliğinden geçer. Vücut direnci düşük insanlarda ( Yaşlı, çocuk, gebelik, şeker ve böbrek hastaları, kanser hastaları ) hastalık daha ağır seyreder ve sekonder enfeksiyon denilen bakteri ve mantar enfeksiyonunun ilavesi ile daha ağır bir tablo ortaya çıkarır. Sekonder enfeksiyon durumlarında tedaviye antibiotik ilavesi yapılmalıdır.


Gebelerde vücut direnci hormonal etkiye bağlı olarak azalır. Salgın durumlarında gebelerin toplu yerlerden izole edilmesi , hasta ve çocuklardan uzak tutulması korunma açısından önemlidir. Hastalık halinde ise yüksek miktarlarda sıvı alımı, protein ağırlıklı beslenme , ateş düşürücü tedavi yapılması genellikle yeterlidir. Hastalığın ilerlemesi ve sekonder enfeksiyon oluşumu kolaydır. Gerekirse antibiotik kullanımından kaçınılmamalıdır. Bol istirahat iyileşmeyi hızlandırır. Bitkisel ürünler rahimde kasılmaya sebebiyet verebileceğinden kullanımı uygun değildir. Yetersiz beslenme durumunda vitamin takviyesi yapılabilir. Şikayetlerin düzelmesinden sonra bebeğin ultrasonografik kontrolü yapılmalıdır...

Op.Dr.İsmet YILDIRIM, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

 

Gebelikte İkili Tarama Testi




Gebeliğin erken dönemlerinde başta Down Sendromu ( Mongol Hastalığı ) olmak üzere bazı genetik hastalıkların bebek henüz anne karnında iken tesbit edilmesine yarayan değerli bir testtir. 11-14 hafta arası gebelik döneminde yapılır. Önce ultrasonografik inceleme ile bebeğin ense kalınlığı ölçümü yapılır, baş popo mesafesi ölçülür, ayrıca kalbin dört odacığı ve kapak kan akımları tesbit edilir, burun kökü kemiği görülür, bazı damarların kan akımları kontrol edilir ve rapor haline getirilir. Bu veriler ile hasta laboratuvara gönderilir ve anne kanında iki maddenin kontrolü için kan alınır. Çıkan kan sonuçları ve ultrasonografi verileri özel bir bilgisayar programı ile değerlendirilir ve anne karnındaki bebeğin genetik hastalık riski tesbit edilir. Riskin yüksek çıkması halinde Amniosentez yani bebeğin suyunun alınması ve direk genetik inceleme yapılması yoluna gidilir. İkili tarama testi ile genetik hastalık teşhis oranı iyi bir ultrasonografi ile %90 lara kadar çıkabilir. Riskin yüksek çıkması durumunda yapılan amniosentez işlemi ile teşhis oranı % 100 lere yaklaşır.